Page 47 - AURORA e-Dergi
P. 47
46
Elinize bir A4 kağıdı alın ve şekildeki gibi uzun kenarın bir köşesini karşı kenarının
üzerine gelecek şekilde katlayın. Büyük tarafı A4'ün küçük tarafına bölersek sonuç
1.4142135... yani olur.
Dikdörtgenin köşesi karşı kenarın üzerine gelecek şekilde katlandığında bir kare elde
ederiz. Bu karenin köşegen uzunluğu da dikdörtgenin kenar uzunluğuna eşittir. Bunlar
da aynı merkezli daire parçasının yarıçapları gibi gözükmektedir.
Geometrik olarak, bu Pisagor teoremi yardımıyla hızlı bir şekilde doğrulanabilir, bu da
bize bir üçgende dik kenarların karelerinin toplamının hipotenüsün karesine eşit
olduğunu söyler.
Bu çok özel bir oran, çünkü kendi üzerine
katlandığında orijinalinin tam olarak aynı oranını
üretir . Yani; iki A4 ten bir A3, iki A3 ten bir A2, iki
A2 den bir A1 elde edildiği gibi.
Aklınıza şöyle bir soru geliyor olabilir. Neden böyle bir orana ihtiyaç duydular? Her
kapıda veya pencerede eşit sayıda taş/tuğla kullanarak yapamazlar mıydı?
Cevap basit aslında: Sarayın giriş kapısı, farklı katlarındaki odaların giriş kapıları ve
pencereleri, kemerler eşit büyüklükte değildi. Estetik olarak güzel görünmenin kuralı
da orantılı büyüklükte olmasıydı.
Günümüzde bu oranlar bilgisayar programlarıyla kolaylıkla hesaplansa da, hala kağıt
ve kalemle yapılan hesaplamalarda işlem hatası olma riski fazladır. Bu hatasız yapının
46