Page 7 - Aurora
P. 7
3
AKREPLERĠN GENEL ÖZELLĠKLERĠ VE AKREP SĠSTEMATĠĞĠ
____________________________________________________________________________
Akrepler, omurgasızlar aleminin Arthropoda şubesinin Cheliserata alt şubesinin Arachinda
sınıfının Scorpiones takımında yer almaktadır. Akrepler 420 milyon yıl önce ortaya çıkmıştır.
Fosil örnekleri Kretesea Dönemi‟nden bilinmektedir. Soyu tükenmiş olan akrep türlerinin bir
çoğu Paleozoik Dönem‟de ortaya çıkmıştır. Bunların çoğu sudan karaya uyum sağlamış olan
türlerdir. Akreplerin karaya çıkışlarının Siluran Dönemi‟nde olduğu bilinmektedir. “Sucul
akrepler” olarak bilinen Eurypteridlerden evrildikleri düşünülmektedir. 300 milyon yıl önce
Karbonifer Dönemi‟nin sonunda görülen akrep türleri günümüzdeki akrep türlerine çok
benzemektedir (Demirsoy, 2015).
Akrepler doğada avcı (predatör) olarak beslenirler. Bu sebepten besin zincirinde üst
basamaklarda yer alırlar. Bu yönleri sebebiyle böcek popülasyonlarının dengede kalmasında
büyük öneme sahiptirler. Ayrıca bazı hayvan grupları içinde önemli bir av olduklarından
besin zincirinde çok önemli bir yerleri vardır(Yağmur2011). Akrepler; Yeni Zelanda dışında
tüm kıtalarda, adaların tropik ve substropik bölgelerinde dağılış göstermektedir.
Bilinen akrep türlerinin tamamı zehirlidir. Akrep türlerinin çok azı bazı insanlar için öldürücü
doza sahiptir. Eğer sokulan kişinin bu zehire alerjisi yoksa bir tehlike söz konusu değildir.
Akrep familyaları içinde Buthidae familyası nörotoksik yapıda zehire, diğer familyadaki türler
sitotoksik yapıda zehire sahiptir. Akrep zehirlerinin hepsi protein yapılıdır. Bu toksinler
sodyum-potasyum kanallarına etki etmektedir. Bazı zehirlerde klor kanallarını etkiler.
İnsanlar için tehlike arz etmektedir.
Akreplerin diğer Arachnid gruplarına oranla tıbbi açıdan
önemi büyüktür. Bunun sebebi akrep zehrinin içerinde
bulunan peptitlerin bazı hastalıkları tedavi edebileceği
konusunda çalışmalar yapılışıdır. Bu peptitlerin
Antifungal, Antiviral, Antikanser gibi otoümmin sitemi
inhibe eden aktivitelere sahip olduğu görülmüştür.
Akrepler gece UV ışığı altında fosforsu bir görünür ışık
verir. Bunun sebebi, kütikulanın içinde doğduktan sonra 4-
metil-7-hidroksi-kumarin birikmesidir. Bu sebeple yeni
doğmuş akreplerde bu parlama mevcut değildir. Alkole
atılarak tespit edilen akrepler de UV ışığı altında parlarlar.
Çünkü alkol 4-metil-7-hidroksi-kumarin yapısını bozmaz.
Akrepler düşük fleurasans ışığı algılayabilmektedir.
Yapılan çalışmalara göre ay ışığının fazla olduğu
ortamlardan kaçıp saklandıkları tespit edilmiştir. Akreplerin yanal ve median gözleri yeşil
ışığa (500nm) ve UV‟ ye (350-400nm) maksimum duyarlılık göstermektedir.
3
Havva GÖKBUDAK – Biyoloji Öğretmeni
5